21 Eylül 2011 Çarşamba

sokak simiti: en sevdiğim!

bizim şu kanka arabada simit satan amcalar var ya, hani her sabah bizi tanıyor "günaydın abla" deyip, çıtır çıtır aralarından en güzel gözükeb simiti uzatan amcalar.
haberiniz olsun: onlar yavaş yavaş gidiyor.
mesela maslak'ta karafırın janjanlı bir simit arabası yapmış, logosunu da yapıştırıvermiş, simitini satıyor.
satıyor diyorum çünkü memlekette salak bol, gidiyor oradan alıyor. hey allah'ım ya. sonra gel de sinirlenme.
bir sokaktaki simitçiye el atmadığınız kalmıştı.

biz ne zaman bu kadar duyarsızlaştık?

dün gece gözlerim dolarak dinledim kardeşimi.
artık insanları yoruan, üzen hikayeler duydukça kendime engel olamıyorum. çeşme misali bu gözler. nasıl başa çıkacağım kendimle çözemedim.
kendime karşı daha güçlü olduğumu söyleyebilirim ama müdahale edemediğim bir çıkmaza karşı öfkem ve acım çok büyük!
eskiden de yürekten üzülürdüm ama böyle değildim. büyümek zordakinin halinden daha içten anlamak demek sanırım... yıllar içimdeki merhamet duygusunu arttırıyor mu ne?

bunca dokunaklı satırdan sonra birisinin öldüğünü sanmış olabilirsiniz. aman allah korusun! öyle birşey değil.
emre dün metroya binerken jeton almaya gidiyor, bir bakıyor ki 2tl olmuş. "ne kadar pahalanmış" diye düşünüyor, "askeri ücretle kıyaslayınca, insanlar yola bir servet ödüyor." üzerine metroda yanına yaşlı bir amca ve teyze oturuyorlar. onlar da tam da aralarında bu konuyu konuşuyorlar. "bizim bir yerden bir yere gitmemiz, mutfak masrafımızdan daha çok kısmamız demek. mecbur da kalıyoruz metro, otobüs..." karşılıklı sohbetteler. emre de "şu yaşta o kadar merdiven in, çık dünya parası ver" diye düşünürken, yandan bir kadın "sabah sabah başımızı şişirdiniz, ne çok konuştunuz" diyor. belliki kendisinin de geliri metrolarda sürünmeye yetecek kadar anca. ama belli ki bir gidişin 2tl olması koyacak kadar da fakir değil. olsa muhtemelen "haklısınız" derdi, böyle saçma bir çemkirmenin yerine.

ben bu geri zekalı kadın da değil de, o çiftte kaldım. böyle durumlarda aklıma hep isveç geliyor. stokholm'ün adeta yaşlılar için inşaa edilmiş görünümü... medeniyetin başladığı yerdeki gibi kaldırımların neredeyse yolla aynı yükseklikte olması, belediye otobüslerinin kapılarının kaldırımla bir olacak hizaya kadar alçalması vs. biz de maddi-manevi zorluk çeken bir çifte yardım etmek yerine, kaba davranalım. (tamam, azıcık o terbiyesiz kadında da kalmış olabilirim.)

"bilemiyorum bu memleketin hali ne olacak?" hiç demiyorum; bu memleket ne çilingir sofraları gördü de hala kurtulamadı.