24 Eylül 2012 Pazartesi

GÖKSELİ

Annem hoş bir koşuşturmaca içinde, ee tabi onunla beraber ben de. Kendisinin kurumsalı, sitesi vs. ilgileniyorum. Zaten işimi yaptığım için, her müşteride duyduğum telaşı, endişeyi, ortaya çıkacak güzelliklerin heyecanını tabiki yaşıyorum ama annemin ki farklı! Senelerdir yapmak istediği hayalini gerçekleştiriyor… Hanginiz hayata ‘dur’ deyip, gerçekten içinizden geçeni yapma şansı verdiniz kendinize? İşte bu yüzden onunla gurur duyuyorum. Evet, bu cesareti edinmesi senelerini aldı ama sonunda oldu. Tam 35 yıllık mesleğinin (bio-kimyager) miladını doldurduktan sonra kendisine mini bir mutfak kurdu. Sadece kendisi! Yanındaki çıraklar bizler… Sanki her sene yaptığı gibi kış için eve tarhana hazırlıyor gibi yazını tarhana yapmakla geçirdi. Geçen senelerde yaptığından tek farkı 5 kg. değil, (atıyorum) 500 kg. yaptı. O kollar koptu, o beller tutuldu. Ama kendi kaşındı. ‘’Ben bu işi yapacağım (arkadaş)!’’ dedi ve yaptı. Bilgi vermek gerekirse, Kasım ayında sitesi online. www.gokseli.com Satışlar başlayacak. Facebook ve Twitter sayfalarını şimdiden takibe alabilirsiniz ama yoğun iletişim, siteyle beraber karşınızda olacak. @GokseliTatlari Ne mi yapıyor? Dediğim gibi bu yaz onun için uzun mesailerden ibaretti. Babaannemin tarifiyle tarhana yaptı. Salihli tarhanasını elleriyle yoğurdu. Çeşit çeşit reçel yaptı, once kaynattı, sonra Ege güneşinde koyulttu onları. Sabahat Abla ve Nazire’nin de yardımıyla erişte açtı. O kadar hamur kolay değil tek başına. 3 kadın hallettiler valla. Kendi bahçesinin zeytinlerini topladı, çizdi mi kırdı mı bilmem ama her kış sabah kahvaltımıza tat veren zeytinleri bu sene biraz fazla kiloda hazırladı. Kışın da yan gelip, yatmayı düşünmüyor. Mevsiminde herşeyi, taze taze Ege usulü evlere taşıyalım diyor. Mesela, enginar. Enginarı genellikle kimde annem gibi yapmaz. Ama bir denenmeli! O ağızda dağılışı, su içmeye gerek kalmadan damağınızda bıraktığı o tadı denemeden bilemezsiniz. Ben de anlatamam. Daha kışa doğru mu? Eve misafir mi gelecek, Gökseli hazırlasın bir pizza! Bitsin, gitsin. Amaç, mutfağı seven ama giremeyen/vakti olmayan, mutfağı sevmeyen kişilere hazırlanmış tatlı, tuzlu, meze aklınıza gelebilecek herşeyi sunmak. Pizza diyorduk değil mi, onu da şöyle yapıyor, malzemesini koyup, fırınlıyor. Piştikten sonra üzerine İzmir tulumu ve kaşarı karıştırarak rendeledikten sonra size postalıyor. Siz de sofraya çıkarmadan önce sadece 10 dakika fırınlarsanız hem sıcak servis etmiş oluyorsunuz, hem kendiniz yaptınız havasını veriyorsunuz ☺ hem de lezzetli bir tuzlu boğazınızdan geçiyor. Hahh! Ben mutfağıma kendim girerim, gerek yok mu diyorsunuz? O zaman da tarifler ve püf noktalar için kendisini takip etmenizi öneririm çünkü annemden aldığım tariflerde mutlafa bir nokta başkalarının söylediğinden farklı oluyor ve esas yemeğime lezzet katan şey de o oluyor. Mesela, ayva güzel meyvedir. Katur, kutur yenir ama üzerine bir Turkish Coffee’yle nasıl da tatlı bir hal alır. Bu tabiki bir tariff değil ama düşünğn işte neler bulabileceksiniz. Valla benden söylemesi. Ben kendi hayrıma ve mutfak merakıma sürekli takipte kalacağım. Ben asıl hayallerden bahsediyordum değil mi? Esas konum oydu da ne oldu böyle tanıtımvari bir yazıya dönüştü bu yazı bilemedim. ☺ Annem diye mi acaba? Not: Esas konuya sonra döneceğim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder