27 Eylül 2010 Pazartesi

göksel kadınları


bunlar 'göksel kadınları'!!
onlar üzerine yazilacak, konuşulacak o kadar şey var ki...
hepsinden bahsedemeyeceğim tabi. aile sırları :)

ama onları tanıyanlar bilirler. gizli, saklı da olsa içlerinin derinliklerinde biryerde aslında çok ortak noktaları var. bir yandan birbirlerinin zıttı 3 kardeş, bir yandan tıpkısının tıpkısı.
çok küskünlükleri olmuştur birbirlerine anlatmadıkları. çok bağrışmalar, çağırşmalar yaşanmıştır gözlerinin içlerine baka baka. ama birşey hiç değişmemiştir ömürleri boyunca; her dertte-tasada yine birbirlerine koşmuşlardır.
onlara bakınca 'aile' kavramını o kadar net anlıyorum ki! şaşıyorum aslında. "ben yapamam" diyorum. onca kırkınlıktan sonra, öylesine içten, sevgi dolu sarılamam ki birine. kardeşim bile olsa.
yok ama! bu kadınlar kavga etmesini de biliyorlar, sevmesini de. birinin en kötü anında yine kenetleniyorlar birbirlerine. bir bakıyorlar ki etraflarına onlardan başkası da yok. "dosttan da özelmiş, abla-kardeş" diyorlar.

hep bir ablam olsun istemişimdir. neyse ki, dünyadaki herkesten, herşeyden daha değerili bir varlık var; 'kardeşim'. o abla hasretini gideriyor. tek farkı iki kız kardeşte kıyafet, takı değiş tokuşları olur ya, onu yapamıyoruz. neyse canım şükür ederlim ki böylelikle sevgilileri de değiştiremiyoruz. konumuz emre değil tabiki. o başlı başına, kimsenin kimseye duyamayacağı bir sevgi konusu. dönelim göksel kadınları'na.

göksel kadınları'nın sofrası bir ayrı kurulur. kimse onlar gibi pilav yapamaz. bu annelerinden geçen elden, muzaffer göksel'den kaynaklanır. cumhuriyet'le yaşıt anneannem ama hala mutfakta. yaşlandı tabi. yine de bir çok 87'liğe taş çıkartır.
diğeceğim o şaşalılar göksel kadınları. bir kere vehbi göksel'le büyümüşler. onlara sorsan ne derler bilemem ama uzaktan şanslı duruyorlar işte.

3 kız kardeş, 1 anne. kaldılar mı 4 kadın en büyük dedikodu kocaları olur. veya hiç gündeme gelmez adamlar sinirlerini bozamazlar, eğlenmek için buluşmuşlardır. :)
sık sık bir araya gelirler. çaylar, kahveler kurabiyeler, kekler. en çokta gökseli göksel'in elinden. sürekli bir hastalıkla uğraşırlar, hemen onur göksel'e koşarlar. bir de şu gayrimenkul işleri hiç bitmez. valla bizim aile dışında kimse bu kadar ev alıp, satmaz. haah o zaman da işin uzmanı müfide göksel devreye girer. roller paylaşılmış durumda göksel kadınlarında. buluşup, buluşup kafaları çekerler. ağlarlar zaman zaman kederlendiklerinde. kahkahalarla gülerler dedikodu zamanı geldiğinde ama bilirim ki onların en büyük mutluluğu istanbul'dan, antalya'dan, moskova'dan ve londra'dan çocukları arayıpta "biz geliyoruz" demesidir. hepsi de canından çok severler çocuklarını. her anne aynıdır da bunların içi titrer
oğullarına, kızlarına.

ben onlara bakınca en şiddetli kavgaları böyleleikle yıkıntıları ve en sevgi dolu anları 3 kız kardeşliği görüyorum. aile kavramını idrak etmeye çalışıyorum. işte böyle göksel kadınları'nın kısaca hikayesi ve benim onlara şaşkınlığım, hayranlığım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder