8 Eylül 2010 Çarşamba

yurdum insanı


size trajikomik bir hikaye anlatmak istiyorum.
geçen gün emoş, annem, aysu, sue ve ben ada'ya müzik dinlemeye gittik. yanında da birşeyler yuvarlarız diye. emre birkaç gün önce girdiği ehliyet sınavıyla ilgili bir hikayesini anlattı. neredeyse yerlere yatarak güldüm. ama öyle böyle değil. karnıma kıramplar girdi. bir yandan "rezalet" dedikçe, diğer yandan "aman allah'ım çok komik" diye diye...
şimdi bizim çocuk ehliyetini yazlığa yakın olsun diye selçuk'tan alacak. sınava da torbalı'da girmiş. sınıfa girmişler, herkes yerlerini almış, cevap kitapçıklarını başlarındaki görevli dağıtmaya başlamış. oradan türbanlı (emre anlatırken söyleyince, ben de paylaşayım dedim. hikaye benden değil sonuç olarak) bir kızcağız sormuş "başka birşey dağatacak mısınız?" adam, "daha sonra" diye cevaplayınca, beklemeye koyulmuşlar. bir vakit sonra görevli öğretmen bu sefer de soru kitapçıklarını dağıtmaya başlamış ki ne görsün, bizim kız trafiği bitirmiş, neredeyse motor bölümüne başlayacak. hoca heyecanla sormuş, "ne yapıyorsun sen?"

-ee ben size sordum, "başka birşey dağıtacak mısınız" diye.
-ben de sana "sonra" dedim. neyse neyse ben de cevapları bildiğinden endişe duymuştum.

tüm sınıf yerlerde. emre utancından gülemiyor bile. "ben öyleyim" diyor, "kızın adına utandım, ona gülemedim bile". kızcağız meğer sorular gelmeyince kafadan atmasyon cevap kağıdına bir a, bir b diye cevapları yapıştırmaya başlamış bile. helal. "eeee, sonra ne yaptılar" dedim ben de. kız tüm atmasyon cevapları silmiş, tertemiz bir cevap kağıdıyla bu sefer soruları okuyarak cevap kağıdını işaretlemeye başlamış. çok hoş. aklıma tayfur'la referandum sohbetimiz ve ardında penguen'deki karikatür çıktı. başbakan hakla sanki herkes ilkokul çağındaymış gibi anlatıyor ya derdini, ehh en doğrusu da bu galba.
yurdum insanı oku: ali ata bak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder