10 Ocak 2011 Pazartesi

marche ve al'jamal

geçenlerde izmir ve istanbul'dan bahsetmiştim. ehh hep bunun hakkında yazmaya da devam edeceğim. kopamadığım iki şehir. eskiden sorsalar hangisi diye, düşünmeden 'izmir' derdim. şimdi alıştım galba istanbul'a da. seçim yapabilir miyim bilemedim. belki işimi izmir'de de yapabiliyor olsam, muhtemelen o zaman hiç düşünmeden giderim. arada bir istanbul'u ziyaret şartıyla tabi. emre'yi görmeye sık sık gelirim artık. bir de tayfur var. onun da benimle taşınmayı kabul etmesi gerekiyor ki, bu zor sanırım.
bu sefer iki şehir arasındaki karşılaştırılma şöyle: gece klüpleri. barlar. restaurantlar. kafeler. ve böyle. istanbul'da ne yaparsan yap ama iyi yap, bir de reklamını yap, ehh iki üç tanıdık yüz oturt bitti. tutar. izmir'de ne yaparsan yap tutması çok zor.
geçenlerde izmir'de marche diye bir mekana gittim. ilk başta hiç eğlenemeyeceğimi sandım çünkü gittiğimde saat 01:00 civarıydı ve mekan boştu. o saatte istanbul'da bir mekan boş olması mı, cumartesi mi; im-kan-sız. bir de gidilecek o kadar az yer varsa. sonraları bir baktım ki; (ne kadar mekan dolmasa da) eğlenmeye başlıyorum. burası bizim al'jamal adeta. nasıl içtik, nasıl dans ettik belli değil. çok keyifliydi. showlar basit ama güzeldi. ve her bir show bir öncekinden daha komikti. sabah 05:00 sularında oradan ayrılırken, ilk geldiğim andaki kadar kalabalık hakimdi. mekan kapanacak, gece (sabah) öyle bitecekti belli ki. ahh bir de misafirlerden kimler kimler platformun üstüne çıkıp, dans etmedi ki. nasıl güzeller, insanın bakası geliyor. otur öylece izle.
buradan çıkardığımız sonuç ise izmir, istanbul'la kıyaslanamayack kadar kısır ama bir yandan da geri kalmıyor. kızlar müthiş ve neyse ki, kimse abuk sabuk dağıtmıyor. izmir'i seviyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder